Han ZiYe dişlerini sıktı, elleri sessizce arkasında bir yumruk haline geldi. Bu şeytan Qi XinLei'nin daha önce kız kardeşini öptüğünü görmesine rağmen yine de dayanamıyordu. Her zaman o iblisin ağzını yırtmak ve ablasını öpmek için kirli ağzını kullanmaması için ona küfürler etmek istemişti, sen istediğin zaman ellerini uzatmayı ve kız kardeşimi kirletmeyi hak etmiyorsun .
Neyse ki bu, iblisin kızkardeşime vereceği son öpücük olacak, o resmi gördüğü sürece bir daha ona dokunmasına izin vermeyecek, en fazla o şeytanı bırakacak. Ancak o iblis o kadar şiddetli ki, kız kardeşim onu dövmeye cesaret ederse mutlaka onu bile ayırmadan karşılık verirdi, zamanı geldiğinde ben onu korumak için mutlaka orada olacağım.
Han ZiYe, Han ZiChen'e çok yakındı, Qi XinLei elbette Han ZiYe'nin çirkin tepkisini gördü ama umursamadı, gözlerinde bir alaycılık izi parladı. O (HZY) beni kız kardeşini öperken gördüğünde, beni canlı canlı yemek istermiş gibi bir ifadeye sahip oluyordu, eğer kız kardeşinden henüz sıkılmadığım için olmasaydı, bana bu ifadeyi göstermeye cesaret ederse dişlerini kaybedene kadar yüzünü ezerdim.
Bazı insanların kendi kız kardeşlerini veya ikiz kız kardeşlerini nasıl bu kadar ucube gibi sevdiklerini gerçekten anlamıyorum ! Ama Han ZiYe, bu adam gerçekten bir sapık gibi görünüyor!
Qi XinLei, küçümseme dolu gözlerle Han ZiYe'ye baktı. Bu velet Han ZiChen'in ikizi olmasına rağmen, Han ZiChensabah güneşi kadar parlak ve ondan tamamen farklı, bir melekti.
Her zaman darmadağınık bir görünüme sahipti, dağınık uzun saçları, kalın camlı, büyük siyah çerçeveli gözlükleri yüzünü tamamen kaplıyordu. Ayrıca diğer erkeklerden daha küçük olduğundan insanlar onun neye benzediğini göremiyordu.
Her zaman bu rahatsız edici kasvetli duyguyu veriyor ve okuldaki birçok insanın onu ne zaman görse tüylerinin diken diken olduğunu hissettiğini duymuştu. Qi XinLei ilk olarak özellikle kasvetli bir birinci sınıf öğrencisi hakkındaki söylentileri duydu, merakla adamlarına hemen Han ZiYe'yi bulmalarını emretti. Onunla tanıştıktan sonra Qi XinLei hiç rahatsız hissetmedi, tuhaf bir his vardı bu yüzden o hissi her gün 'düzeltmeye' karar verdi. Ama kendisinin(HZY) bu kadar inatçı olacağını düşünmemişti, onu ne kadar dövseler, işkence etseler de, ölü gibiydi, bırakın merhamet dilenmeyi, bir uğultu bile duyulmuyordu, bu da onları daha da rahatsız ediyordu. Onu daha çok görüyorlardı.
Kız kardeşinin desteği yüzünden olmasaydı, Qi XinLei kesinlikle onu(HZY) daha şiddetli dövecekti, ta ki acı dayanılmaz hale gelinceye, ağlayacak ve af dileyeceği noktaya kadar. Ama Han ZiYe ne kadar sinir bozucu olursa olsun, Qi XinLei onu (HZY) iyice dövmeden önce kız kardeşinden bıkıncaya kadar beklemeye karar verdi, bu arada o (QXL) onu görmezden gelmeye çalışacak ve onu tekmeleme dürtüsünden kaçınmaya çalışacaktı.
"Bebeğim, arabaya bin, okula birlikte gideceğiz." Qi XinLei kız arkadaşına gülümsedi ama Han ZiYe'ye seslenmedi. O pis kokulu veletin arabasına binmesine kesinlikle izin vermeyecekti; arabası her zaman onun ve kız arkadaşının oturması içindi, erkek arkadaşları bile buna fırsat bulamıyordu.
"Elbette." Han ZiChen hemen başını salladı, sonra küçük kardeşini hatırladı, "Xiao Ye, o..."
Qi XinLei, daha sözünü bitiremeden onun sözünü kesti ve şöyle dedi: "Arabam yalnızca iki kişiyi alabilir, bırak okula yürüyerek gitsin, zaten yakında."
Spor arabanın aslında sadece iki koltuğu vardı ama Han kardeşler çok zayıf ve inceydi, dolayısıyla her ikisinin de oturması hiç sorun olmazdı.
“Ama…” Han ZiChen sıkıntılı bir şekilde kardeşine baktı. Kendi erkek kardeşi sadece tek başına yürüyebiliyorken, erkek arkadaşıyla birlikte arabada okula giderken her zaman utanıyordu.
"Abla, önemli değil. Önce sen okula git, ben zaten çok hızlı yürüyorum, sen beni orada bekle.” Han ZiYe düşünceli davranıyordu, ablasını utandırmak istemiyordu, ayrıca o şeytanın arabasının içinde olmaktan nefret ediyordu, ancak o resimleri gördüğünde şeytanın tepkisini ilk elden görmek istiyordu.
"O halde ben Xin Lei ile gidip seni okulda bekleyeceğim." Han ZiChen, erkek kardeşinin tavsiyesini ciddiye aldı, gülümsedi ve erkek arkadaşının arabasına bindikten sonra el salladı.
Süper gösterişli spor arabanın geride bıraktığı tozu gören Han ZiYe, hemen bir ağız dolusu tükürük tükürmek istedi. Henüz lise öğrencisi olmasına rağmen bu kadar pahalı bir spor arabayı kullanıyor, ailesinin ne kadar zengin olduğunu her yerde gösteriyor, gerçekten utanmaz!
Tanrı'nın gerçekten kör olduğunu, uğrunda ölebilecek gücü ve parası olan bir ailede bir iblisin reenkarne olmasına izin verdiğini hissetti. Bu iblis sıradan bir ailede doğmuş olsaydı okul zorbası olmaya bile cesaret edemezdi, tamamen adaletsiz, kanunsuz, öğretmenler dahil istediği herkese vurabilirdi. Ama kimse onu dava etmeye cesaret edemiyordu, hatta okul bile onu okuldan atmaya cesaret edemiyordu.
Bu iblis o kadar kötüydü ki, üç gün üç gece bile onun kötülüklerini anlatmaya yetmez*. Hiçbir iyi yanı yok, ablasının ona nasıl aşık olduğunu gerçekten anlayamıyor, ayrıca onun dünyanın en iyi adamı olduğunu, ona deli gibi takıntılı kızlardan biri gibi söyledi.
Kız kardeşime beni yaralanmış halde bulduğunda gerçeği söylediğime çok pişmanım, kız kardeşimin sorgusuna yenik düştüm , eğer ona söylemeseydim intikam için o şeytanı hemen bulmazdı, böylece kız kardeşim bu tuzağa düşmez o iblise ilk görüşte aşık olmazdı. Her ne kadar ilişkileri nedeniyle iblis ona zarar vermeyi bıraksa da o mutlu değil! Kız kardeşinin o iblisle ilişkisini sürdürmesine, yavaş yavaş karanlığa düşmesine ve sonunda acı çekmesine izin vermek yerine iblisin işkencelerine katlanmaya devam etmeyi tercih ederdi. Neyse ki artık kız kardeşim ve o iblis kesinlikle ayrılacak!
Han ZiYe yine mutluydu, ilerlemek için ayağını uzattı. Zamanı hesaplarken, kız kardeş ve o iblis şu anda okulda olmalı ve o fotoğraflara bakıyor olmalı. Kız kardeşini teselli etmek için aceleyle okula gitmek zorundaydı, çok sevdiği şeytandan ayrıldığı için çok üzüleceği kesindi…
Hiç yorum yok: